fbpx

“Neden spor salonuna gitmeliyim?” diye kendimize sorduğumuzda onlarca sebep bulabiliyoruz. Peki ya; “Neden bir spor salonuna üye olmam?!” Bugün sizlerle bu konu hakkında biraz sohbet etmek istiyorum. Spor yapmak kişinin hem fiziksel hem de mental sağlığı için oldukça önemlidir. Birçok kişi spor yapmanın yalnızca bedeni üzerinde bir etkisi olduğunu düşündüğü için buna ihtiyaç duyduğu zaman spor salonu araştırmaya başlar. Halbuki spor mental sağlık üzerinde de etkilidir. Kişinin rahatlamasını, günün ve hayatın stresinden uzaklaşmasını, kendisini daha enerji dolu hissetmesini ve dolayısıyla kaliteli bir yaşam geçirmesini sağlar. Aslına bakılırsa spor salonuna kayıt olmak ya da spor yapmak ile ilgili asıl hata sporun kişinin bedenini anında değiştireceğine inanılmasıdır. Değişimden kast ettiğim ise spor yapmaya başlandığında kilo verileceği ve sağlığın muhteşem olacağı inanışı… Bu yüzden de insanlar genelde spor yapsam mı yapmasam mı, bir salona üye olsam mı olmasam mı diye arada kalır ve karar veremez. Bunun gibi kararsızlık yaşayan kişilerin öncelikli olarak bilmesi gereken ise spor yapmaya karar vermek ve spor salonuna kayıt yaptırmak kilo vermek ve sağlığı daha kaliteli bir hale dönüştürmek için yeterli değildir, en azından tek başına yeterli değildir. Şöyle bir inanış vardır; üyelikten kârlı olan, kayıt alan spor salonu olacak. Aslında spor salonları kayıt yaptıran ve devamlılık sağlamayan üyeleri değil devamlılık sağlayan üyeleri sever. Kayıt olan ve devamlılık sağlayan üyeler fiziksel ve mental değişimlerini gördükçe çevrelerine gittikleri salonu ve eğitmenlerini tavsiye edeceği için salonlar devamlılık sağlayan üyelere daha fazla önem verir. Şimdi biraz da bir spor salonuna üye olup olmama konusunda kararsız kalanlar için birkaç tavsiye vermek istiyorum.

Spor Salonundan Verimli Bir Sonuç Alabilmek İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

Spor salonuna üye olmak istediğinize karar verdiğinizi fakat yine de harekete geçemediğinizi varsayalım. Üye olacak mısınız yoksa olmayacak mısınız? Harekete geçmek için dikkat etmeniz birkaç nokta var aslında. Öncelikle zamanınızı iyi bir şekilde yönetebilmeniz için gideceğiniz salonun bulunduğu lokasyon oldukça önemli. Özellikle çalışıyorsanız gününüzü iyi planlamanız gerekir. Mesainize başlamadan önce büyük bir koşturma yaşamamanız ya da mesainiz bittikten sonra yorgunluğunuza bir de yol süresi eklenmemesi için seçeceğiniz spor salonunun konumu en önemli maddelerden biridir. Sonrasında ise işletmenin seçtiği ekipmanlar gelir. Nasıl ki tüm ayakkabılar rahat değilse tüm ekipmanlar da aynı görevi görmez ve bazen kişiye rahatsızlık verir. Bu nedenle ekipmanlar sağlığınız ve devamlılığınız için önemlidir. Daha önce spor yapmadıysanız ya da bir şekilde devamlılık sağlayamadıysanız seçeceğiniz salonun grup derslerine önem vermelisiniz. Grup dersleri daha keyifli spor yapmanızı sağlayacağı için spor yapmaya alışmanıza ve devamlılık sağlamanıza katkıda bulunur. Nasıl bir program ile ilerlemeniz gerektiğini ise eğitmenler sizi analiz ederek daha iyi oluşturur. İletişim kurabileceğiniz ve rahatça fikir alabileceğiniz eğitmenlerin olup olmadığına özen göstermelisiniz. Dikkat etmeniz gereken son iki tavsiyem ise spor salonunun fiyat politikası ve hijyeni. Aylık gelirinizin %10’u spor yapmanız için oldukça yeterlidir ki aslında ülke çapında spor salonlarının ücretleri genelde günlük bir paket sigaradan daha uygun bir fiyata denk gelir. Hijyen ise yüksek lisans tezimde incelediğim en önemli konuydu. Spor salonlarının hijyen kuralları sağlığınız için en önemli madde özellikle de pandemi başlangıcından itibaren daha da önemli bir hale geldi. Bir salonun hijyeni hakkında daha iyi karar verebilmeniz için öncelikle duş bölümüne bakabilirsiniz.

Sonuç olarak bir spor salonuna üye olup olmama konusunda kararsızsanız yukarıda verdiğim tavsiyeleri bir kez daha inceleyin. Eğer bu noktalardan en az 3 tanesi sizin için uygunsa spor salonuna üye olmamanız için hiçbir sebep yoktur. Peki, cevabım “Bu tavsiyelerin hiçbiri benim için uygun değil” diyorsanız işte o zaman “Neden üye olmam?” sorusunu kendi kendinize cevaplamış olacaksınız.

Bu maddelerden en az üçünün size uyduğu bir yer bulun ve mutlaka spora başlayın.

İyi pazarlar dilerim…

Bir markanın kalıcı olabilmesini, insanlar tarafından birbirlerine tavsiye edilmesini ve her şartta yine de müşterileri tarafından terk edilmemesini sağlayan en büyük şey nedir? Markanın kalitesi, sektörel pazar içindeki rakiplerinden farklı olarak sundukları, verdiği hizmetin oluşturulan standardın altına düşmemesi, hijyeni ve düzeni mutlaka müşterilerin en çok önem verdiği kriterler arasındadır. Fakat bir markanın pandemi gibi en zor dönemlerde bile ayakta kalabilmesini ve unutulmamasını sağlayan en önemli kriter mutlaka ilgisiz olmamaktır. İlgisiz olmak rakipler bir yana zincir markalarda şubeler arasında bile farklı algıya sebep olur ve marka prestijini gölgeler.
Markaların kalıcılığını ve popülaritesini ayakta tutan kuşkusuz akıllara kazınan müşteri deneyimi sunmalarıdır. Müşteriler ile birebir iletişim personeller ile sağlandığı için müşterilere gösterilecek tutum ve davranış oldukça önemlidir. Çoğu zaman müşteriler eski zamanlarda olduğu gibi çalışanların devamlı yanlarında hareket etmesini istemez. Aslında bakılırsa pek de haksız sayılmazlar ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta müşteriyi rahat bırakmak adına ona karşı ilgisiz davranarak yalnız da bırakmamaktır. Bir spor salonunuz olduğunu düşünelim, rakiplerinizden çok daha fazla alt yapı ve alternatife sahip olduğunuzu varsayalım. Müşterilerinizle ilişkinizin ise sıradan ya da ilgiden biraz uzak olduğunu hayal edelim. Her ne kadar müşterileriniz alt yapı ve alternatiflerinizi sevse de ilgisizliğiniz ve kendilerine karşı sergilediğiniz tutumunuzdan dolayı nihayetinde sizden koşar adımlarla uzaklaşır. Tam tersini de düşünebiliriz. Rakiplerinizin sizden daha fazla seçeneğe sahip olduğunu ya da sizinle eşit şartlarda olduklarını düşünürsek müşterileriniz mutlaka hem sizi hem rakiplerinizi tanımak isteyecek ve gün sonunda ilgili ve sıcak davranan tarafı seçecektir. İşte tam olarak söylemek istediğim bu, ilgili olmak.

En Doğru Strateji Müşteriye İlgili Davranmaktır!

Akşam yemeğinde masanızda olan aperatifler tek başına sizin için anlamlı olur mu? 20 çeşit aperatif de olsa mutlaka ana yemek görmek istersiniz. Ancak o zaman aperatiflerin bir anlamı olur. Bir markayı yönetmek ve markanın tercih edilen olmasını sağlamak da müşterilerinize gösterdiğiniz orantılı ilgi ile mümkündür, onlara göstereceğiniz ilgi menünün ana yemeğidir. Göstereceğiniz ilgi ile müşterileriniz için aperatiflerinizin yani sunduğunuz hizmetin bir anlamı ve önemi vardır. Peki orantılı ilgi ne demektir?
• Mağazanıza ya da salonunuza gelen müşteriyi eğer yoğunluk yoksa maksimum 1 dakika içinde “Hoşgeldiniz!” kadar basit bir cümle ve gülümseme ile karşılamanız onlarda ilk olumlu düşüncenin temellerini oluşturur. Tabii yoğun olduğunuz zaman anında müşterilerinizi karşılayamayabilirsiniz. Bu durumda da küçük bir göz teması ve gülümseme ile varlıklarının farkında olduğunuzu ve ilk fırsatta ilgileneceğinizi onlara gösterebilirsiniz.
• Müşterilerinizin ihtiyaçlarını iyi anlayın. İnsanlar onlara bir şey satılmasını sevmez, insanlar kendi istekleri ile bir şey satın almayı sever. Bunun ayrımının farkında olmalısınız. Bu nedenle de müşterilerinize soru sorduklarında kısa cevaplar vermek yerine onları tatmin edecek cümleler kurun. Böylece hem onları sıkmamış olursunuz hem de kendisini anladığınızı hissettirirsiniz. Dolayısıyla müşteriniz sizinle iletişim kurmaktan keyif alır ve her zaman sizi tercih eder.
• Müşterilerinize ön yargı ile yaklaşmamalısınız, satın alacak ya da almayacak kalıbına sokmak gibi. İşinde profesyonel olan satış uzmanları mutlaka ki hangi müşterinin bir şey satın alıp almayacağını ilk görüşte anlar. Fakat unutmayın ki satış uzmanları tüm müşterilerine eşit şekilde ilgiyle davranarak profesyonelleşir.
• Müşterilerinizi “Hoşgeldiniz!” diye karşıladığınız gibi sıcak bir şekilde uğurlamanız da onlarda bırakacağınız son izdir ve oldukça önemlidir. Unutmayın ki insanlar nasıl karşılandıklarını ve nasıl uğurlandıklarını asla unutmaz. Uğurlama yaparken de müşterilerinizi ayırt etmeyin. Kişinin o sırada bir şey satın almaması önemli değildir. Fakat sıcak bir şekilde karşılandığı gibi uğurlanan kişi mutlaka size geri gelecektir.
Sıcak bir karşılama, ihtiyaçlara yönelik ilgili davranış ve içten bir uğurlama müşterilerinize karşı ilgili olduğunuzu gösteren ve sizi yukarı taşıyacak en önemli kriterlerdir. Verdiğiniz hizmette farklılaşmanızın en önemli adımı müşterilerinize sunacağınız hizmet ya da üründen ziyade onlara göstereceğiniz tutumunuz ve yaklaşımınızdır. Unutmayın en büyük rakibiniz “İlgisizlik”!

Mart 2020’ye kadar alışık olduğumuz tüm düzeni bir anda alt üst eden pandemi dönemi hayatımızda neleri değiştirdi? Birçoğumuzun online olarak çalışmaya başlaması, çocuklarımızın online eğitim alması, alışverişimizi online olarak yapmaya başlamamız yalnızca en çok konuşulan değişkenlerden oldu. Peki, bunların dışında? Bildiğiniz gibi pandemi sürecinden en çok etkilenen sektörlerden bir tanesi spor sektörü oldu. Yeni normal düzene ilk geçtiğimiz zaman spor sektörünün aldığı yaraları hızla saracağını umut etmiştik. Fakat Covid-19 sürecinin giderek uzaması sektörlerin aldıkları yaraları saramadan daha fazla zarar görmesine sebep oldu. Ama tabii ki gelişen teknoloji sayesinde de boş durmak yerine tüm sektör teknoloji ile ortak bir şekilde çalışmaya başladı. Böylece spor sektöründeki teknolojinin giderek ilerlemesine ve kullanıcılar arasında yaygınlaşmasına da tanık olduk. Böylece spor endüstrisi de gelişen spor teknolojisi sayesinde yeniden nefes almaya başladı. Peki sizce spor teknolojisi gelişmeleri neler?

Spor Teknolojisi Gelişiyor

Bir yılı aşkın süredir yaşadığımız pandemi sürecinde vaktimizin çoğunu evimizde geçiriyoruz. Pandemi sürecinden önce spor salonlarında geçirilen vakit artık evlere taşınmaya başladı. İnsanlar virüsten korunabilmek ve azalmasını sağlayabilmek adına egzersizlerini evlerinde yapıyor. Evlerinde yapıyorlar ama spor hocaları ile birlikte yapılan programlar nasıl düzenlenebiliyor? İşte tam olarak burada devreye spor teknoloji girdi. AdColony (Mobil Reklam Platformu) yaptığı “AdColony Mobil ve Fitness Araştırması” sonucunda spor ve fitness amaçlı geliştirilmiş mobil uygulamaların pandemi sürecinde %75 kullanım artışı gösterdiğini açıkladı. Araştırmaya katılan kullanıcıların %28’i mobil spor uygulamalarında yer alan egzersiz videoları ile spor yaptıklarını %38’i ise bu uygulamalar sayesinde hayatlarına spor alışkanlığı kazandırdığını söyledi. Aynı zamanda katılımcıların %57’si de mobil spor uygulamalarının spora olan ilgilerinin artmasını sağladığını belirtti.

Mobil Spor Uygulamaları Nelerdir?

Yaşadığımız dönem sebebiyle birçok kişi evinde ve hareketsiz kaldı. Her şeye ulaşmanın evde oldukça kolay olması da insanların daha fazla yemek yemelerine sebep oldu. İzolasyon sürecimizde günlük rutinimizin tamamen değişmesi, uyku ve beslenme düzensizliği ve daha fazla hareketsiz kalmamız kilo almamıza sebep oluyor. Bu dönemde virüsten olabildiğince korunmak istememiz de spor salonlarına olan katılımı azalttı. Daha çok evinde spor yapmak isteyen bireylerin imdadına ise mobil spor uygulamaları koştu. Mobil uygulamalar sayesinde neler yapabileceğimizi düşündünüz mü?
• Daha fazla yemek ve daha fazla hareketsiz kalmak kilo artışına sebep oluyor. Ama birkaç küçük detayla önüne geçebilmemiz mümkün. Yediğimiz yiyeceklerin kaç kalori oluğunu öğrenebilmemiz öğünlerimizi ayarlayabilmemiz için büyük bir avantaj. “MyFitnessPal” uygulaması bizlere yediğimiz yiyeceklerin kaç kalori olduğunu gösteriyor. Bu sayede öğünlerimizi düzenleyebilir ve egzersizlerimize devam ederek kilo kontrolümüzü sağlayabiliriz.
• Spor salonlarında antrenör ile çalışmak tabii ki en büyük avantajlardan bir tanesiydi. Evde egzersiz yaparken kendimize en uygun programı bulabilmek mümkün desem ve bu programları profesyonel spor antrenörleri hazırlıyor desem ne dersiniz? “Sworkit” uygulamasının içerisinde 5 ile 60 dakika aralığında olan birçok egzersiz videosu mevcut. Uygulamada gösterilen tüm egzersizler işinde uzman spor antrenörleri tarafından hazırlanıyor. Sizin yapmanız gereken tek şey uygulama bakıp size en uygun programı seçmek.
• Spora yeni başlayan ya da alışkanlık kazanmaya çalışan kişiler için birebir olan “Pumatrac” uygulaması gün içerisinde kullanıcılarına bildirimler göndererek alışkanlık kazanmalarında yardımcı oluyor. Uygulamada 80’den fazla antrenman programı var ve tüm programlar tamamen ücretsiz.
Son olarak sizlere, yapay zeka ile ortak bir çalışma yürüterek kullanıcılarına challange hakkı da sunan “7Star” uygulamasından bahsetmek istiyorum. 7Star uygulaması bir yapay zeka ile çalışıyor. Bu sayede kullanıcılar kişisel antrenmanlarında yapay zeka koçu ile birlikte çalışabilme imkanı buluyor. Antrenmana başladığınızda ise sesli bir şekilde koç hizmeti alabiliyorsunuz. Üstelik 7Star uygulaması sayesinde hem kendi ülkemizdeki hem de tüm dünyadaki kullanıcılar ile yarışabiliyoruz. 7Star uygulamasının içinde gym, basketbol, voleybol ve futbol antrenmanları da mevcut. Böylece bu alanlarda kendimize bir temel de oluşturabiliyoruz. Ayrıca uygulama oyun oynama imkanı sunduğu için de spor keyifli bir hale geliyor. Hem pandemi sürecinde hem de şu an yaşadığımız tam kapanma sürecinde hareketsiz kalmamız için hiçbir sebep yok. Sizler de spor teknolojisinin bizlere sunduğu mobil uygulamalar ile evinizde spor yapabilir ve sağlığınızı koruyabilirsiniz.

Son 1,5 yıldır yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada yaşanan korona virüs dönemi ile maalesef evlerimize kapandık. Kapandık demek ne kadar doğru olur bilemiyorum. Belki de evlerimizde olmamız gerekiyor desem daha doğru. Gerekmediği sürece dışarı çıkmadan evimizde zaman geçiriyoruz. Öyle ki neredeyse artık tüm işlerimizi kendimiz yapıyoruz. Kimimiz evinde spor yapmaya başladı kimimizse kişisel bakımını kendisi yapmayı öğrendi. Gün içerisinde, oldukça evde kalmaya özen gösterdiğimiz için yaptığımız işler ile kendimizi geliştirdiğimizi göremiyoruz. Bir söz var hepimizin bildiği; “Bardağın dolu tarafından bakmak”. Yaşadığımız pandemi sürecinde bu sözün psikolojimiz için ne kadar önemli olduğunu fark ettim. Tüm ihtiyaçlarımızı yerine göre uygulamalarla yerine göre kendimiz karşılarken bunun bize ekstra bir sorumluluk olduğunu düşünmek yerine kendimize yeni şeyler katabildiğimizi ya da hiç düşünmediğimiz ama deneyimlediğimizde başarabildiğimiz yeni şeyler olduğunu düşünürsek psikolojik olarak güçlenirken özgüvenimizi de yükseltebiliriz. Yani şu an da yaşadığımız döneme dolu tarafından bakmayı öğrenmemiz gerekiyor. Hiç düşündünüz mü evde nasıl daha keyifli ve verimli vakit geçirebileceğinizi ya da evdeyken kendinizi nasıl geliştirebileceğinizi? Belki uzun zamandır vakit ayıramadığınız için bir türlü yapamadım dediğiniz şeyleri de yapabilirsiniz, ne dersiniz?

Psikolojiyi Güçlü Tutmanın Yolları

Psikolojinin hayatımızın her alanında ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz mutlaka. Mental olarak ne kadar güçlü ve kararlı olursak en zorlu dönemlerde bile işin içinden huzurlu ve başarılı bir şekilde çıkabiliriz. Peki, psikolojimizi nasıl güçlü tutabiliriz?
Öncelikle hayat karşımıza ne çıkarırsa çıkarsın önümüzdeki durumdan kaçmak yerine onları kabul etmemiz gerekiyor, iyisiyle de kötüsüyle de. Karşımızda yer alan olay zor da olsa bizi üzse de onun varlığını kabul edip kaçtığımızda yok olmayacağının da bilincine vararak kendimizi umutsuzluğa sürüklemek yerine sorunumuzla ilgili çözüm yollarını düşünmeye başlayabiliriz. Bir sorunla karşılaştığımız zaman mantığımızla mı yoksa duygularımızla mı hareket edeceğimize nasıl karar veririz? Aslında bu yıllardır tartışılan, kiminin duygularla kimininse mantıkla hareket edilmesi gerektiğini savunduğu bir soru. Bence olması gerekense mantığımızı ve duygularımızı dengeleyerek ortak bir karar verebilmek ve buna göre hareket edebilmek. Harekete geçtiğimiz zaman yalnızca yolumuza odaklanmamız ve aklımızdaki tüm endişeleri geride bırakmamız gerekir. Böylece etrafımızdaki negatif yüklü kişilerden de kolayca uzaklaşabilir ve hayatımıza bakabiliriz. Kendimize bir hedef koyduysak ve bunun için çalışırken başaramadıysak kendimizi “Hayır, ben bunu yapamıyorum. Vazgeçtim” diyerek yere düşürmek yerine tüm başarısızlıklarımda yaptığım hatalar neydi deyip yeniden ayağa kalkmalıyız. Unutmayın şu an adını bildiğimiz tüm insanlar başarmadan önce defalarca kez yenildi. Tüm bunlardan sonra “Ama biz hep evdeyiz, nefes alacak imkanımız yok. Bu bahsettiklerini nasıl yapabiliriz” dediğinizi duyar gibiyim. Hadi biraz da pandemi döneminde evdeyken kendimize neler katabileceğimize ve psikolojimizi nasıl güçlendirebileceğimize bakalım…

Pandemi Döneminde Online Yapılabilecek Aktiviteler

Birçok insanın kendine bir şeyler katmak yerine evde yalnızca oturmayı tercih ettiği ve sonunda bunalıma girdiği bu pandemi döneminde evimizdeyken hem online hem de ücretsiz bir şekilde kendinize yeni şeyler katabileceğinizi biliyor muydunuz? Geldiğimiz teknoloji çağında online olarak yapılamayacak neredeyse hiçbir şey kalmadı. Peki biz neden evimizdeyken yeni şeylere adım atmayalım? Ücretsiz online eğitim ve aktiviteler var mı ve varsa bunlar neler, biraz da buna değinelim.
• İstanbul İşletme Enstitüsü (iienstitute) bu platformlardan bir tanesidir. İnsan kaynakları yönetimi, finansal yönetim, mobbing, stres yönetimi, muhasebe ve stratejik yönetim gibi pek çok ücretsiz ve online eğitimler mevcut.
• Global Enstitü’den, takım sporları, Türk sineması, fotoğrafçılık, insan hakları, İngilizce gibi birçok eğitimi ücretsiz bir şekilde alabilirsiniz.
• Udemy üzerinden sertifikalı bir şekilde Office programları, sınavlara yönelik eğitimler, web tasarım, müzik enstrümanları, kod yazma ve kişisel gelişim eğitimleri alabilirsiniz.
Ben sizlere yalnızca birkaç tanesini örnek olarak verdim. Fakat biraz araştırma ile daha birçok seçenek mevcut. Evde oturuyoruz diyerek kendimizi düzensizliğe ve sonunda bunalıma sürüklemeyelim. Vaktimizi nasıl daha güzel ve verimli geçirebiliriz buna bakmalıyız. İnanın bu dönemden çıktıktan sonra psikolojik olarak çok daha güçlü, özgüveni daha yüksek ve daha fazla alanda başarılı olabilecek bireyler olacağız. Yalnızca kendinize inanın ve psikolojini güçlü tutun. Unutmayın, psikolojimizi güçlü tutmak bedava…

Geçtiğimiz yıl başlayan pandemi süreci hepimizin hayatında büyük ve hiç alışık olmadığımız değişiklikler yapmamıza sebep oldu. Hayatımızı istediğimiz gibi yaşarken şimdi hayatımızı belirlenen kurallar çerçevesinde yaşar olduk. Yalnızca işimiz için evden çıkıyor gerekmediği sürece evimizde vakit geçiriyoruz. Daha önceki yazılarımda pandemi döneminde tembelleşmeye yatkınlaştığımızdan, market alışverişlerimizi bile uygulamalar aracılığı ile yaptığımızdan bahsetmiştim. Söz konusu sağlığımız ve tüm insanların sağlığı olunca da tüm kurallara bilinçli bireyler olarak uymaya gayret gösteriyoruz. Gayret gösteriyoruz tabii ama peki hayatımızda neler değişti?
Yetişkinler olarak bile pandemi döneminden ve bu dönemin getirdiği bazı zorunlu kurallardan oldukça fazla etkilendik. Bizler bile sıkılmaya, enerjimizi atamamaya başladık. Peki ya çocuklar? Sizce de bu dönemden en çok etkilenen çocuklar olmadı mı? Dışarı çıkabilmeleri belirli saatlerde serbest olan çocuklarımız bu sınırlama olmadığı dönemlerde bile yeterince bunaldı. Eskisi gibi dışarı çıkamayan, arkadaşları ile oyunlar oynamayan çocuklarımızın vakitlerini evimizde kaliteli anlara dönüştürmek bizim için de giderek zorlaşıyor. Pandemi döneminden önce çocuklarımız günlerini dışarıda, parklarda, okulda ya da kreşte arkadaşlarıyla geçirirlerdi. Şimdi istedikleri gibi dışarıda oynayamadıkları gibi eğitimlerini de evden online olarak görmeye başladılar. Dersler bile online eğitim olarak verilirken ve biz ebeveynler çocuklarımızı virüsten koruyabilmek adına olabildiğince onların evde vakit geçirmesini sağlamaya çalışırken bir yandan sağlıkları nasıl etkilendi? Bugün bu konuya değinmek istiyorum. Sanıyorum gidişat bu şekilde devam ettiği sürece ilerleyen zamanlarda çocuklarımızı daha farklı sağlık problemleri karşılayacak…

Çocukları İleride Neler Bekliyor?

Pandemi dönemi ile değişen tüm alışkanlıklar, aktiviteler, yönelimler bizleri ve özellikle çocukları yalnızca mental olarak değil aynı zamanda sağlık açısından da kötü etkilemeye başladı. Tahminimizden çok daha uzun süren ve görünüşe göre bir süre daha eski hayatımıza dönmemize izin vermeyecek olan bu pandemi dönemi, yeni normal olarak kabul ettiğimiz ve buna göre yaşamaya başladığımız rutinimizde de değişiklikler yapmamızı gerektiriyor. Hem yetişkinlerin hem de çocukların ileride daha farklı sağlık sorunları yaşamaması için dikkat etmesi gereken bazı noktalar var gördüğüm, özellikle de çocuklarımız için…
Yaşamaya başladığımız ve hiç alışık olmadığımız bu süreç en çok da çocuklarımızı etkiledi. Çocuklarda uyku düzensizlikleri, yetersiz aktivite, yeme bozuklukları gibi birçok sorun yaşanmaya başladı. Neredeyse tüm vaktini evde geçirmeye başlayan çocuklar istediği an istediği yiyeceğe rahatlıkla ulaşabiliyor. Eğitimlerini de online olarak almaya başlamaları ders esnasında bile yemek olmasa bile atıştırmalık tüketmelerini artırmaya başladı. Okulda yüz yüze eğitim görürlerken ders esnasında bir şey yemeleri yasaktı. Ders aralarında yeseler bile enerjilerini tüketecekleri ve yediklerini yakabilecekleri zamanları ve alanları vardı. Şimdiyse ne enerjilerini tüketebilecekleri ne de yediklerini yakabilecekleri yeteri kadar alanları yok. Hal böyle olunca çocuklarda kilo artış problemleri ortaya çıkmaya başladı. İlerleyen yıllarda ise obezite problemleri yaşamaları oldukça yüksek bir ihtimal halini aldı.

Spor Sayesinde Obezite ile Savaşabiliriz!

Ebeveynler olarak her ne kadar çocuklarımızın sağlığı için çabalasak da bazen yaşam şartları önümüze geçebiliyor. Çocukların sıkılmaları, psikolojik olarak kötü etkilenmeleri ve bocalamaları onlara olması gerekeni yaptırmamızı zorlaştırıyor. Evde vakit geçirmek zorunda kaldıkları için devamlı bir şeyler yeme ihtiyacı duymaları, yeteri kadar enerji atamamaları ve yediklerini yakamamaları, kendilerini daha fazla teknolojiye vermeleri ve oturarak vakit geçirmeleri çocuklarda ilerleyen yıllarda obezite problemine yol açacak. Burada antrenör arkadaşlarıma da tavsiyem ilerleyen yıllarda daha fazla çocuk öğrencileri olacağını öngörüyor olmamdan dolayı bu konuya ağırlık vermeleri. Önümüzdeki ilk 5 yıl içerisinde spor salonlarına obezite problemi ile savaşan ya da obezite riski yüksek olan çocukların talep göstereceği aşikar. Bu nedenle de antrenör arkadaşlarımın bu noktaya eğilmelerinin oldukça önemli bir konu olduğunu düşünüyorum.

Kimin aklına gelirdi ki bir gün tamamen evlere kapanacağımız, birçok iş yerinin kapanacağı ya da açık kalanların doğru bir yol izleme konusunda hata yapacağı için neredeyse batma noktasına geleceği? Bir virüs ile tüm dünyanın kepenk kapattığı, kepenkleri kapatılmasa da kendisi kapatmak zorunda kaldığı ve tüm insanların evine kapandığı olağanüstü bir duruma şahitlik ediyoruz. Şahitlik etmek her ne kadar akıllara kısa bir an için kullanılırmış gibi gelse de biz tam 1 yıldır bu şahitliğe devam ediyoruz çünkü her gün şaşırdığımız olaylara bir yenisi ekleniyor. Bir çoğumuzun ne olacak merakıyla başladığı pandemi dönemi gün geçtikçe insanları karamsarlığa sürükledi. Daha önce tecrübe edilmemiş bir dönemi yaşamak insanlara özellikle de bir markası, işletmesi olan bireylere neyi nasıl yapacağını şaşırttı. İşte tam burada strateji belirlemek oldukça önemli bir rol oynadı. Ne için? Tabii ki hayatta kalmak, ayakta kalmak ve bu eşi görülmemiş dönemden daha sağlam çıkabilmek için…
Pazarlama stratejileri genelde bilindik yollar ve grafikler ile oluşturulurdu. Ancak ilk defa tanıklık edilen bu pandemi döneminde düşürülen hatta bazen dondurulan bütçeler yeni stratejiler belirlemeyi gerektirdi. Yeni strateji belirlemeyi zora sokan ise önümüzdeki günlerin tahmin edilemez bir belirsizlik içerisinde olması, alışılmamış yeni satış pazarlama eğrileri oluşturma gereği oldu. Fakat ne olursa olsun pes etmeyen ve ayakta kalmak için kendine yeni yollar bulan ve deneyen herkes şüphesiz bu döneminden oldukça sağlam ve güçlü bir şekilde çıkacak, belki pandemi dönemi öncesinden çok daha güçlü bir şekilde…

Ayakta Kalmak Gerçekten Çok Zor mu?

Ayakta kalmanın en önemli adımı yalnızca kendini düşünmemek, karamsar ruh haline izin vermemek ve samimi bir algı yaratmaktan geçiyor. Tüketici algısının ve tüketicinin alışık olduğu marka bilincinin hızla değiştiği bu dönemde markaların da müşteriler için kullandığı pazarlama dilinde değişiklik yapması ve marka için yepyeni bir algı yaratması gerekiyor. Yeni bir algı yaratmak için kampanyalar yapılabilecek ilk adım olabilir. Yalnızca bulunduğu ülkeyi kapsayan bir reklam ya da kampanya teması kullanmamak ve evrensel bir şekilde hareket etmek tüketicilerin gözünde marka güvenirliliğini artıran en önemli şeylerden biridir. Yaşadığımız dönemin sağlık ile ilgili olması da belirlenecek yeni stratejiler içinde kullanılması gereken maddelerden biri de sağlık ve sosyal sorumluluk projeleri olmalıdır. Tam olarak bahsetmiş olduğum bu adımları kullanarak kendisine yeni stratejiler belirleyen markalar ayakta kalmayı başardı, başarıyor ve belli ki pandemi dönemi bittikten sonra da daha büyük bir müşteri kitlesi ile yoluna devam edecek.

Pandemi Dönemini En İyi Yöneten Markalar Neler Yaptı?

• “Arçelik” pandemi dönemini en iyi yöneten markaların başında geliyor. Arçelik markasının bu dönemde attığı en büyük ve en önemli adım üretim tesislerinde Aselsan, Baykar ve Biosys ile birlikte solunum cihazı üretilmesini sağlamaktı. İkinci adımı ise yaptığı bu çalışmayı tanıtırken “Nefes Al Nefes Ver” sloganı ile duyurması oldu. Arçelik Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Zeynep Yalım Uzun’da pandemi döneminde belirledikleri yol ile ilgili yaptığı açıklamada önceliklerinin tüm insanların sağlıkları olduğunu bu nedenle de ilk adımlarını ilk yerli ve milli mekanik ventilatörü üretmek için attıklarını söyledi. Böylece hem ülkemizin ihtiyacını karşıladıklarını hem de yurt dışına ihraç etmeyi başardıklarını belirtti.
• Bu dönemde önemli kararlar alıp adım atarak büyüme sağlayan markalardan biri de Yemeksepeti Banabi oldu. Özellikle insanların gerekmedikçe dışarı çıkmak istemediği, alışverişi evden yapabilmenin rahatlığını ve en çok da sağlık açısından koruyuculuğunu yaşayabildiği bu dönemde Banabi oldukça yaygın ve yoğun bir şekilde kullanılmaya başlandı. Yemeksepeti Banabi pandemi döneminde “temassız teslimat” seçeneğini hayata geçirerek en büyük ve doğru adımlarından birini atmış oldu. Üstelik getirdikleri bu temassız teslimat özelliği ile sektöre de yeni bir kavram getirdiler ve yeni bir yön vermeyi başardılar.
• LC Waikiki pandemi döneminin henüz başındayken üretim tesislerini maske üretimine ayırdı. Sağlık için attığı bu adımı da “İyi Olmak Herkesin Hakkı” sloganı ile duyurdu. Yaptıkları açıklamada pandemi dönemi için yeni bir strateji belirlerken daha önce moda algısını yükseltmek olan pazarlama stratejilerini artık toplum yararına ve sağlığa destek olarak düşündüklerini belirttiler. Böylece hem sağlığa katkı da bulunurken hem de insanların daha fazla ilgisini ve dikkatini üzerine çekmeyi başardılar.
• Finish yalnızca toplum ve ülke yararına değil tüm dünya yararına bir hareket başlattı. “Bulaşıkları sudan geçirmeye ne gerek var. Kapatalım şu muslukları” sloganı ile bir farkındalık yarattı ve böylece pazarlama ağını genişletmeyi başardı. Üstelik reklam slogan sayesinde müşteri kitlesini artırıp su kullanımını azaltırken aynı zamanda National Geographic, Kuzey Doğa Derneği, DSİ ve Kars Valisi desteği ile birlikte Kuyucuk Gölü’nü yeniden yaşatma projesini de başardı.
Zorlu ve karanlık gibi gözüken anlarda yeni, alışılmamış ve doğru adımlar atmak birçoğumuza güç gelir. Yukarıda bahsetmiş olduğum markalar ve attıkları adımlar doğru kararlar alan markalardan yalnızca birkaç tanesi. Önemli olan içinde bulunulan durumu iyi analiz edebilmek ve buna göre cesaret göstererek hareket edebilmek. Adım atan, korkmayan ve kendini karamsarlığa kaptırmayan herkes bu dönemin sonunda başaran ve büyüyen olarak varlığını sürdürmeye devam edecek.