fbpx

Neredeyse sonuna geldiğimiz 2021 yılı “Hız” olarak tanımlanabilir, sanıyorum. Bugün doğru olarak bildiğimiz yarın yanlış ya da hatalı olabiliyor. Bugün hayalini kurduğumuz yarın önemsiz kalabiliyor. Bugün son teknoloji gördüğümüz yarın geri kalabiliyor ya da bugün imkansız bulduğumuz yarın gerçekleşebiliyor. Kısacası şu an yaşadığımız dünya yavaş değil oldukça hızlı dönüyor ve değişiyor. Dolayısıyla hayata adapte olmamız ve kendimizi devamlı olarak geliştirmemiz gerekiyor. Doğrunun ve bilginin her zaman aynı kaldığı inancımızdan kopmamız gerekiyor. Doğrunun bir tane olmadığına ve bilginin her an değişebileceğine bu nedenle de yeniliklere her zaman açık olmamız gerektiğine ikna olmamız gerekiyor. Bunu yapabilmemiz için de eskiden bildiğimiz ve inandığımız şeylerin sonsuza dek aynı kalmayacağını kabullenmemiz gerekiyor. Bir bebek düşünelim. Hiçbir şey bilmediği için duyduğu, gördüğü ve deneyimlediği her şeyi anında öğrenir ve öğrendiği her şeyin üzerine koymaya devam eder. Bizlerin de çağdan geri kalmaması için öğrendiği her şeyin üzerine koyması ve gerektiğinde eskiden bildiği şeyleri unutması gerekiyor. Eski zamanlarda kendini geliştiremeyenlerin yalnızca okuma-yazma bilmeyen, eğitim görmemiş kişiler olduğu söylenirdi. Sizce geldiğimiz 21. Yüzyılda da cahillik yalnızca eğitimsiz kişilerden mi oluşuyor? Eğer yalnızca eğitimsiz kişilerden oluşsaydı geldiğimiz noktada mı olurduk?

Bilginin insanların ve insanlığın şah damarı olduğu söylenir. Aslına bakarsanız oldukça da yerinde bir söylem. Ama sanıyorum bu sözü söyleyen kişi de 20 yıl öncesindeki bilginin bugün şah damarımız olduğunu düşünerek söylememiştir. Yalnızca toplum değil insanlık olarak bir kere öğrendiğimizi sonsuza dek diretme, yeniye ve değişene karşı ön yargı, eski ile bugünü devam ettirmeye çalışma gibi sorunlarımız var. Bu sorunlar duyduğumuz her şeye inanmamıza, bir kere inandığımız kişinin hataları varsa da görmezden gelmemize sebep oluyor. Döneminin ünlü politikacısı Joseph Goebbels için atıfta bulunan bir kişi şu sözü söyler; “If you repeat a lie often enough, it becomes truth politics”. Yani, “Eğer bir yalanı devamlı dinlerseniz o artık gerçek politik olur”. Tek cümle ile özetlenebilen, yaşadığımız ve tanık olduğumuz bu dönem için yine de söylemek istediğim bazı şeyler var.

Yazının icadından bugüne milyonlarca bilginin doğduğunu, öldüğünü, gelişerek yenilendiğini düşününce içinde bulunduğumuz çağda insanların yenilenmeye, gelişime kapalı olmasını anlayamıyorum. Okuma yazma bilmemenin değil okumamanın ve araştırmamanın verdiği eskiye dönüklük ya da eskide sabit kalma halimiz yüzünden yalnızca duydukları ile hareket eden bireyler olduk. Kulaklarımızı tıkasak, gözlerimizi kapatsak yine de bilgiye(!) maruz bırakıldığımız dünyada yanlış olduğunu da bilsek üşenmekten gerçeklere ya da doğru bilgilere kendimizi kapatır olduk. “Monoton” ve “Tekdüze” kelimelerinin fazlasıyla kullanıldığı bugünlerde bunun sebebini sorgulamaz olduk. Yaşadığımız hayatı başkalarının değiştirmesini beklerken değişmedikçe şikayetlenir kötüye giderse de ya susup oturur ya da suçu kendimizde değil yalnızca başkalarında arar olduk. Küçücük bir merakımız olsa fitili ateşlenecek ve bilgiye, yeniliğe, gelişime aç hale geleceğiz belki de. Sokrates’in dediği gibi aslında; “Bilgelik merakla başlar”. Biz tüm insanlık olarak bilgeliğe değil yalanlara inanmaya ya da eskilerde kalmakta ısrar etmeye merak saldık. Bu konuda Amerikalı füturist Alvin Toffler çok güzel bir söz söylemiş;

“21. Yüzyılın cahilleri okuma yazma bilmeyenler değil, öğrenmeyen, öğrendiği yanlışlardan vazgeçmeyen ve yeniden öğrenmeyenler olacak”.

17 yıl önce hayatıma giren bir köpeğim var, adı Lucky. Özel ders verdiğim yıllarda sağlık sorunları sebebi ile bakamayacak durumda olan bir öğrencimden almıştım. Lucky, onu aldığımda henüz 1 yaşındaydı. O, hayatımıza dahil olana dek hiç evcil bir hayvanım olmadığı için ekstra bir mutluluk yaşadım. Şu an ise bambaşka, tarif edemeyeceğim bir ruh hali içerisinde seviyorum dostumu.

Köpeklerin harika bir koku yeteneği olduğu herkes tarafından bilinir. Ancak ben bu yazımda dostum Lucky’den öğrendiğim diğer özelliklerinden bahsetmek istiyorum, tabii önceliği yine de koku alma konusuna vereceğim. Onun koku alma yeteneği yalnızca yiyecekler için muhteşem bir üstünlükte değil, bence bir kişinin karakterini, iyiliğini – kötülüğünü, zayıflığını da koku alma yeteneği sayesinde çözümleyebiliyor. O, yemek masasında oturan tüm kişilerin yanına giderek önce masadaki yiyecekleri koklar sonrasında ise oturan kişilerden kendisine de bir lokma verilmesini bekler. Kimse onun bu isteği ile ilgilenmese bile Lucky masada zayıf olan kişiyi bilir ve son olarak onun yanına giderek kendisine de yiyecek vermesi için ısrar eder. Tabii ki kazanan her zaman o olur.
Peki siz satış masasında bu kokuyu alabiliyor musunuz?

Lucky’nin bir başka özelliği ise çocukları kendisine çekebilmesidir. Tüm çocuklar onu sever ve onunla oyun oynamak ister. O, tüm çocukların adeta göz bebeğidir. Üstelik çocuklarla oyun oynayarak ödül maması da kazanabiliyor.
Peki sizin aranız müşterilerinizin çocukları ile nasıl?

Dostum Lucky’nin bir diğer özelliği ise oldukça cool olması. Bazen sessizce bir köşeye geçer ve orada bekler. Bunu yaptığında onu merak edip arayarak bulmamızı ister. Ortadan kaybolduğunda hep bir köşeye geçip bulunmayı beklediğini bilirim. Nerede diye gider bakarım ve bulunca da ben ısrarcı olurum, hadi sana bir şeyler vereyim ya da hadi gel gezelim diye. Tabii kazanan her zaman o olur…
Peki siz müşterilerinizi sizi arayan kişiler yapabiliyor musunuz?

Lucky şu aralar oldukça yaşlandı. Artık kulakları duymuyor ve unutkanlık yaşıyor. Unutkanlığına bağlı olarak da tuvaletini bazen eve yapıyor. Tuvaletini artık kontrol edemediği için onu yalnızca sabah ve akşam değil gece de kalkıp gezdiririm. Aramızda geçen onca yıla istinaden şu an beni biraz yoruyor da olsa bu durumlardan asla rahatsız değilim. Çünkü o benim dostum ve onu hala çok seviyorum.
Peki müşterileriniz sizin vefalı dostlarınız oluyor mu?

Bu yazı 17 yılımı birlikte geçirdiğim özel dostum Lucky’nin bana öğrettiklerinin bir özetiydi. Sizlere tavsiyem mutlaka bir evcil hayvan sahiplenin ve onu kendinize dost edinin. Hayatınızın akışının kendiliğinden nasıl değişeceğini görebilirsiniz…