“Spor yapmak” dendiği zaman artık aklımıza doğrudan “Maddiyat” geliyor. Oysa spor, herkesin yapmakta hak sahibi olduğu hem fiziksel hem de zihinsel gelişim sağlayan bir olgu. Öyle ki 2015 yılında UNESCO, beden eğitiminin, fiziksel aktivitenin ve spor uygulamasının herkes için temel bir hak olduğunu söylemiş. Peki neden aklımıza doğrudan “Maddiyat” geliyor? Cevabı aslında oldukça basit; çığ gibi büyüyen ekonomik krizler ya da problemler ve devamında gelen gelir eşitsizlikleri.
Başlayan ve bir türlü sonu gelmeyen aksine her an daha da büyüyen ekonomik krizler sonucunda yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada insanlar arasındaki maddi farklar artış gösterdi. Rakamlar büyüdükçe insanların yoksulluk seviyesi de büyüdü. Dolayısıyla her şeyden tasarruf etmek hatta zamanlarından bile tasarruf etmek zorunda kalan bir kesim ortaya çıktı ve maalesef ki bu kesim yoksullukla mücadele eden kesim oldu. Kendileri için herhangi bir şey yapamıyorken yapamadıkları şeyler için bile yeri gelince fedakârlık yapmak zorunda kalan bu kesim tüm ekonomik sıkıntılardan en çok etkilenen kesim oluyor. Dolayısıyla yalnızca para ile yapmak zorunda olmadıkları spor için bile fedakârlık yapmak zorunda kalıyorlar. Bu tür problemlerin çözümü her ne kadar hükümetler tarafından yapılacak da olsa bu problem ileride karşımıza sosyal beceri yönünden gelişmemiş ya da gelişememiş(!) bireyler çıkaracak. Sporun yalnızca vücut geliştirme olduğunu düşünenler için bu her ne kadar büyük bir sorun teşkil etmese de gelecekteki nesillerimiz birçok yetiden ve yetenekten yoksun olacaklar. Bu durum ise yalnızca bireysel hayatlarını değil toplumu ve ülkeyi tehdit edecek. “O kadar da değil” diyenler mutlaka olacaktır fakat spor Atamızın da dediği gibi zekâ geliştirir, ahlak getirir günün sonunda da ülke kalkındırır.
Ülke Ekonomisi Kötüye Gittikçe Spor ile Büyümeyen Nesil Artıyor!
Doğduğumuz günden itibaren temel haklara sahip olmamızın yanı sıra eğitim, etkinlik, aktivite ve spor da hepimizin hak sahibi olduğu bir alan aslında. Spor alanında her ne kadar bir merkeze gitmeden, açık söylemek gerekirse bir ücret ödemeden, spor yapabiliyor olsak da yazımın içerisinde değinmek istediğim ve belirtmek istediğim nokta bu durumdan biraz daha farklı. Ekonomilerin kötüye gitmesi, zengin ve yoksul arasındaki farkın giderek artması, kazanılan paraların rakamsal olarak büyüyor olmasına rağmen tüketim için “Mecburi” harcanan rakamların da aynı oranda artıyor olması insanların hem maddi olarak hem de zihinsel olarak yorulmasına sebep oluyor. Hayata tutunabilmek için yeri geldiğinde gününün çoğunu çalışarak geçirmek zorunda olan insanlar kendilerine kalan vakitlerde de doğal olarak spora ya da başka bir aktiviteye enerji bulamıyor. Aileler, çocuklarını daha fazla enerji atabilmeleri, fiziksel gelişimlerini daha iyi tamamlayabilmeleri için ya da zihinsel gelişimleri için de faydalı olacağını düşünmelerine rağmen spora gönderemez oldu. Burada gönderememe sebepleri tamamen hayat ile verdikleri maddi mücadele. Bir spor merkezine üye olmakla işin tamamlanmadığını bilen aileler, ekipmanlar ve aylık ödemeler vs., çocuklarını da mecburen geride tutmak zorunda kalıyor. Bu konunun oldukça önemli olduğu kanısındayım. Zira sosyal becerilerin kazanılmasında ve geliştirilmesinde oldukça önemli ve büyük bir paya sahip olan spordan yoksun bir şekilde büyüyen çocuklar gelecekte de hem zihinsel hem de sosyal olarak birçok yetenekten, yetiden ve motivasyondan eksik olan bireyler haline gelecek.