Kökeni Antik Yunan şenliklerine dayanan Olimpiyat Oyunları’nın ilki de Eski Yunan Tanrısı Zeus için yapılan şenliklerdi. M.Ö. 776 yılında Isparta Kralı Likorgos’un tavsiyesi ile Yunanistan’da yer alan Olimpia bölgesinde düzenlenen bu şenlikler Olimpiyat Oyunları’nın ilkleri olarak kabul edilir. Düzenlenen bu şenliklerdeki oyunlar ise 192 metre uzunluğundaki koşu pistinde tam bir gün süren koşu yarışlarıydı. Zamanla bu şenliklere yeni oyunlar eklenerek süresi 5 güne kadar uzatıldı. Eklenen farklı oyunlar içinde ise cirit atma, disk atma, boks, güreş, uzun atlama ve atlı araba yarışları vardı. Bu dönemlerdeki toplumlarda ölü insanların ölümlerinden 8 yıl sonrasında ruhlarının yeniden doğduğu ve hayata döndükleri inancı vardı. Bu nedenle de düzenlenen bu şenlikler yani ilk Olimpiyat Oyunları 8 yılda bir düzenleniyordu. Belirli bir zaman sonra bu süre 4 yıl olarak düzenlendi. Olimpiyat oyunlarının başlamasının üzerinden tam 630 yıl geçtikten sonra M.Ö. 146 yılında Romalılar Yunanistan’ı işgal etti. Olimpiyat Oyunları da bu işgal üzerini Atina’da yapılmaya devam edildi. M.S. 392’de Bizans İmparatoru II. Theodosius, Olimpia bölgesinde oyunlar için yapılan tüm stadyumları yıktırarak bu bölgedeki Olimpiyat Oyunları’na son verdi. Son olarak M.S. 552-551 yıllarında yaşanan deprem ve sel felaketleri sonucunda Olimpiyat Oyunları için yapılmış tüm tesisler neredeyse yeryüzünden silindi.
Modern Olimpiyat Oyunları’nın Tarihi
1896 yılında ortaya çıkan Modern Olimpiyat Oyunları’nın merkezi eskiden de olduğu gibi Atina’ydı. Mimarının Baron Pierre de Coubertin olan Modern Olimpiyat Oyunları’nın amacı ise gençlerin dostluk içerisinde, karşılıklı anlayış ile çok daha ahlaklı ve zeki işler yaparak dünyaya barış ortamı getirebilmesiydi. Fransa’da yaşanan siyasi karışıklıklardan sonra dünyada barışı sağlamanın tek yolunun gençler olduğunu bilen Coubertin, Olimpiyat Oyunları’nı yeniden başlatabilmek için ilk olarak Atletik Spor Kulüpleri Birliği’ni kurdu. Birliğin kuruluşundan 5 yıl sonra ise, “Sporları kuvvetlendirmek ve yüceltmek, onların özerkliğini ve devamlılığını sağlamak, modern dünyamızda spor branşlarına düşen eğitici rollerini daha mükemmel bir biçimde yerine getirmelerini sağlamak üzere, cemiyet hayatı için lüzumlu olan atlet bireyinin adali faaliyetine şan ve şeref kazandırmak, toplum heyecanını yaşatmak, galeyana getirmek, ideal rekabeti canlandırmak için Olimpiyat Oyunları yeniden başlatılmalıdır” diyerek meşaleyi yeniden yaktı. Yeniden alev alan Olimpiyat Oyunları yine 4 yılda bir düzenlenecek, yapılan yarışmalarda tüm amatörlük kuralları uygulanırken yalnızca yetişkinler yer alabilecek ve her Olimpiyat Oyunu farklı bir ülkede düzenlenecekti. Böylece alınan yeni kararlar ile birlikte Modern Olimpiyat Oyunları başlamış oldu.
Türkiye’nin Olimpiyat Oyunları Tarihi
1908 yılında gönderilen özel bir davet ile Londra’da ilk kez Olimpiyat Oyunları’na katılan Türkiye ilk madalyasını 1936 yılında kazandı. 1960 yılında Roma’da düzenlenen Olimpiyat Oyunları’nda ise adeta şov yaparak 7 altın ve 2 gümüş madalya kazanan Türkiye en başarılı oyun olarak da adını Olimpiyat tarihine yazdırdı. Savaş dönemleri, 1920 Anvers, 1932 Los Angeles ve 1980 Moskova Olimpiyat Oyunları haricinde tüm oyunlara katılım gösterildi. Olimpiyat Oyunları’nda Türkiye’yi gururlandıran, ülkemizi tüm dünyaya tanıtmayı başaran sporcumuz Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu oldu. Öyle ki dünyanın da “Cep Herkülü” olarak tanıdığı Naim Süleymanoğlu ile birlikte Türkiye Olimpiyat Oyunları’nda resmen yeniden doğdu. Tüm dünyaya kendi ismini ve ülkemizin ismini altın harflerle kazıyan Naim Süleymanoğlu ile birlikte gençlerimizde de spora karşı daha büyük bir ilgi oluştu. Üstelik Naim Süleymanoğlu yalnızca spor aşkı yaratmakla kalmadı siyasi sorunların da çözümlenmesinde etki yarattı. Yarattığı başarılardan sonra verdiği röportajlarında konu edindiği Bulgar zulmü ile Bulgar göçmenlerin evlerine dönebildikleri bilinenler arasında… Naim Süleymanoğlu spor sayesinde önemli sorunların çözümlenebileceğini, büyük kitlelerde farkındalıklar yaratılabileceğini böylece hepimize ve tüm tüm dünyaya göstermiş oldu. Bunun dışında neler olduğunu ve ülkemize neler kazandırdığını görebilmek için “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu” filmini izlemenizi de tavsiye ediyorum.