Türkiye’de Aile Şirketleri Neden Batar?
Aile şirketi insanlardan uzun yaşayan, nesilden nesle aktarılan, başarısı sürdürülebilir olan ve ailenin ana hissedar olduğu yapılanmadır. Aile şirketlerinin ömrü kurumsallaşarak başarılarını sürdürülebilir hale getirmeleri ile uzar. Ancak ülkemizde kurumsallaşmış yapıdaki aile şirketi oldukça azdır. Aile ve iş ilişkilerinin keskin hatlarının belirlenmemesi, ana hissedar olan aileden yeterli güç alınamaması ve kurumsallaşamama ülkemizde aile şirketlerinin başarılarını sürdürülebilir hale getirememesine ve ayakta durmakta zorlanmasına neden olur. Kurumsallaşma ise iki şekilde mümkündür. Bu yollardan ilki şirketin kurumsallaşmasıyken diğeri aile ve iş ilişkilerinin kurumsallaştırılmasıdır. Kurumsallaşma noktasında yapılan hatalardan dolayı da genellikle Türkiye’de aile şirketleri batar. Peki Türkiye’de aile şirketlerinin genellikle batmasındaki ana sebep nedir?
Aile Şirketlerinin Yaptıkları Hatalar Nelerdir?
Ülkemizde aile şirketlerinin başarılarını sürdürememesi ve batma noktasına gelmesindeki temel sebep başta aile üyeleridir. Şirket sahiplerinin girişimciliğe odaklı, fırsatları yakalayarak değerlendirebilen, maksimum verimi gözetebilen ve krizi fırsata çevirebilen kişiler olması gerekir. Şirket çalışanlarının ise profesyonel, işin nasıl yapılması ve yönetilmesi gerektiğini bilen kişilerden oluşması gerekir. Ülkemizde aile şirketleri tüm bunların aksine genellikle çekirdekten gelen ve tüm işlere hakim olan kişilere aittir. Bu nedenle de şirket sahipleri odaklanmaları gereken konulardan ziyade profesyonel çalışanların işlerine odaklanır ve çalışanlarına olması gerekenden daha fazla müdahalede bulunur. İşlerine olması gerekenden daha fazla müdahalede bulunulan çalışanlar ise bir noktadan sonra işini olması gerektiği gibi yapamamaktan şikayet ederek işten ayrılır. Şirket sahiplerinin yönetimde bulunması gayet doğaldır ama çalışanları organize eden aile üyesi dışında bir yönetici bulunmaması şirket içerisindeki aile ve çalışan dengesini bozar.
Nesil çatışması, aile şirketlerinin ayakta kalamamasının nedenlerinden bir tanesidir. Yaşı ilerleyen neslin işi artık bir sonraki nesle devretmesiyle başlayan bu çatışmanın sebebi ise genellikle bir önceki neslin yeni nesle olan güven problemi, güvensizlikten dolayı ortaya çıkan kaygı ve sonunda işe devamlı olarak dahil olma çabalarıdır. Bir diğer sebep ise yeni gelen neslin, işe bir önceki nesil kadar bağlı olmamasıdır. Bunun sebebi ise “Ortada bir aile şirketi var ve şirketin yaşaması gerekiyor” mantığı ile yeni nesle seçim fırsatı verilmeden şirketin başına getirilmesidir. Bu gibi durumlarda, gelen yeni nesil kendi özgürlüğünü yakalayabilmek için önceliklerini aile şirketine vermez ve kendine yeni alanlar keşfetme peşine düşer. Günün sonunda da işler rayından çıkmaktan kurtulamaz. Tüm bunların dışında ise aile şirketlerinin batma noktasına gelmesindeki sebep, aile üyelerinin ortak bir değer, vizyon ve misyon sahibi olamaması ve hedefleri kısa vadeli planlar üzerinden yürütmeye çalışmasıdır.
Aile Şirketleri Nasıl Ayakta Kalabilir?
Öncelikle şirketin değerleri, vizyonu ve misyonu tüm aile üyelerinin ortak kararı ile belirlenmelidir. Gerektiği her yerde ve anda zor kararlar alma cesareti gösterilmeli ve fedakarlıklar tüm aile üyeleri tarafından yapılmalıdır. Hedefler uzun vadeli düşünülmeli, kısa vadeli planlara odaklanarak vakit kaybına sebep olunmamalıdır. Şirket içerisindeki işleyişi denetleyebilecek ve hataları objektif bir şekilde bularak düzeltilmesini sağlayacak bir departman oluşturulmalıdır. Ayrıca oluşturulacak bu denetleme departmanı aile üyelerinden bağımsız kişilerden oluşturulmalıdır. Avustralyalı ünlü yönetim bilimci Peter Drucker’ın dediği gibi:
“Aile, şirkete hizmet ettiği sürece, her ikisinin de sağlıklı bir şekilde devamlılığı sağlanır. Fakat sadece şirket aileye hizmet etmeye başlarsa, ikisinin de sonu iyi olmaz”.